SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TEVHİD

<< 2441 >>

باب: قول الله تعالى: {قل فأتوا بالتوراة فاتلوها} /آل عمران: 93/.

47. ALLAH TEALA'NIN "DEKİ: EĞER DOĞRU SÖZLÜ İSENİz O ZAMAN TEVRAT'I GETİRİP ONU OKUYUN"(AI-i İmran 93) EMRi

 

وقول النبي صلى الله عليه وسلم: (أعطي أهل التوراة التوراة فعملوا بها..، وأعطي أهل الإنجيل الإنجيل فعملوا به..، وأعطيتم القرآن فعملتم به).

Nebi s.a.v.'in "Tevrat ehline tevrat verildi de onunla amel ettiler. İncil ehline de incil verildi de onlar da incille amel ettiler. Size de kur'an verildi. Sizler de onunla amel edip çalıştınız" sözü.

 

وقال أبو رزين: {يتلونه} /البقرة: 121/: يتَّبعونه ويعملون به حق عمله، يقال: {يُتلى} /النساء: 127/: يُقرأ، حسن التلاوة: حسن القراءة للقرآن. {لا يمسُّه} /الواقعة: 79/: لا يجد طعمه ونفعه إلا من آمن بالقرآن، ولا يحمله بحقه إلا الموقن، لقوله تعالى: {مثل الذين حُمِّلوا التوراة ثم لم يحملوها كمثل الحمار يحمل أسفاراً بئس مثل القوم الذين كذَّبوا بأيات الله والله لا يهدي القوم الظالمين} /الجمعة: 5/.

Ebu Rezin "yetWnehu hakka tilavetihi=onu hakkını gözeterek okurlar"(Bakara 121) ifadesini "Onunla hakkıyla amel ederler" şeklinde tefsir etmiştir. "Kendilerine okunmakta olan kitabı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi?"(Ankebut 51) ayetindeki "yütla", "yukrau=okunur" manasınadır denilmiştir. "Hüsnü't-tilave" Kur'an'ı güzelokuma manasınadır. "La yemessühQ ille'l- mutahharun=Ona ancak temizlenenler dokunabilir"(Vakıa 79) ayetindeki "La yemessühQ" Kur'an'ın tadını ve yararını ancak ona iman eden kimse alır. Onu hakkıyla kesin iman edenden başkası taşımaz demektir. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Tevratla yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. "(Cumua 5)

 

وسمَّى النبي صلى الله عليه وسلم الإسلام والإيمان والصلاة عملاً، قال أبو هريرة: قال النبي صلى الله عليه وسلم لبلال: (أخبرني بأرجى عمل عملته في الإسلام). قال: ما عملت عملاً أرجى عندي أني لم أتطهر إلا صليت. وسُئل: أي العمل أفضل؟ قال: (إيمان بالله ورسوله، ثم الجهاد، ثم حج مبرور).

Nebi s.a.v. İslama, imana ve namaza "amel" ismini vermiştir. Ebu Hureyre şöyle demiştir: Nebi s.a.v., Bilal'e "İslam'da işlediği n en umutlu amelini bana haber ver" dedi. Bilal: "Benim nazarımda her temizlendiğimde muhakkak namaz kılmamdan daha umutlu bir amel işlemiş değilim" dedi. Nebie "Hangi amel en faziletlidir?" diye soruldu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ''Allah'a ve Resulüne iman etmek, bundan sonra cihad etmek, sonra kabul edilmiş hacdır" buyurdu.(Buhari', Teheccüd)

 

حدثنا عبدان: أخبرنا عبد الله: أخبرنا يونس، عن الزُهري: أخبرني سالم، عن ابن عمر رضي الله عنهما:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (إنما بقاؤكم فيما سلف من الأمم، كما بين صلاة العصر إلى غروب الشمس، أوتي أهل التوراة التوراة، فعملوا بها حتى انتصف النهار ثم عجزوا، فأعطوا قيراطاً قيراطاً، ثم أوتي أهل الإنجيل الإنجيل، فعملوا به حتى صُلِّيَت العصر ثم عجزوا، فأعطوا قيراطاً قيراطاً، ثم أوتيتم القرآن، فعملتم به حتى غربت الشمس، فأعطيتم قيراطين قيراطين، فقال أهل الكتاب: هؤلاء أقل منا عملاً وأكثر أجراً، قال الله: هل ظلمتكم من حقكم شيئاً؟ قالوا: لا، قال: فهو فضلي أوتيه من أشاء).

 

[-7533-] İbn Ömer r.a.'in nakline göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Sizden önce geçen ümmetlere nispetle sizin (dünyadaki) kalma müddetiniz, (bütün güne nispetle) ikindi namazından güneşin batmasına kadar olan müddet gibidir. Tevrat ehline Tevrat verildi. Onlar Tevrat'la gündüzün yarısına kadar çalıştılar. Sonra çalışmaktan aciz kaldılar, fakat kendilerine yine birer kırat birer kırat (olarak gündelik) ücret verildi. Sonra İncil ehline de İncil verildi. Onlar da ikindi namazı kılınıncaya kadar İncil ile amel edip çalıştılar. Sonra onlar da çalışmaktan aciz oldular. Onlara da birer kırat birer kırat (olan gündelik ücret) verildi. Sonra size Kur'an verildi. Sizler de onunla güneş batıncaya kadar çalıştınız. Sizlere de ikişer kırat ikişer kırat (olarak gündelik ücret) verildi. Bunun üzerine Tevrat ehliyle, İncil ehli olanlar 'Bunların amelleri bizden daha az, ücretleri daha çoktur' dediler. Yüce Allah 'Ben sizin hakkınızdan bir şeyi eksik verip, size zulmettim mi?' diye sordu. Onlar 'Hayır (bir haksızlık etmedin)' dediler. Allah 'İşte bu benim fazlımdır ki ben onu dileyeceğim kimselere veririm!' buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Yüce Allah'ın 'De ki: Eğer doğru sözlü iseniz o zaman Tevrat'ı getirip, onu okuyun' emri." İmam Buharl'nin bu başlığı atmaktan maksadı "Tilavet" kelimesi. ile kastedilen mananın "kıraat" olduğunu vurgulamaktır. "Tilavet" "amel" kelimesiyle açıklanmıştır. "Amel", amel eden kimsenin fiilindendir. Buhari Halk-u Ef'ali'l-İbad isimli eserinde şöyle der:

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların bir kısmının kıraat açısından diğerinden fazla olduğunu, bazılarının ise eksik bulunduğunu ifade etmektedir. Şu halde onlar çok veya az okuma açısından birbirlerinden üstün olmuşlardır. Okunan şeye -ki bu Kur'an'dır- gelince, onda fazlalık veya noksanlık yoktur. "Filancanın kıraati güzeldir, filan canın ki kötüdür" denilir de "Filancanın Kur'an'ı güzeldir, filancanın Kur'an'ı kötüdür" denmez. Kıraatin Kur'an'a değil de kullara isnad edilmesi şundandır:

 

Kur'an, Yüce Allah'ın kelamıdır, kıraat ise kulun fiilidir. Bu gerçek, ancak Allah'ın başarı nasip etmediği kimselerce anlaşılamaz.

 

İmam Buhari daha sonra şöyle der: Kişi "Asım'ın kıraatine göre okudum" veya "Senin kıraatin Asım'ın kıraati üzeredir" der. Asım, bugün okumadığına yemin etse ve sonra sen onun kıraati üzere okusan Asım yalandan yere yemin etmiş olmaz. Buhari şöyle devam eder:

 

Ahmed b. Hanbel "Hamza'nın kıraatini beğenmiyorum" demiştir. Buhari şöyle der: "Kur'an'ı beğenmiyorum" denmez. Bu açıklama ile kıraatle, Kur'an arasındaki fark ortaya çıkmış oldu.

 

باب: وسمَّى النبي صلى الله عليه وسلم الصلاة عملاً، وقال: (لا صلاة لمن لم يقرأ بفاتحة الكتاب).

48. NEBİ S.A.V.'İN NAMAZA AMEL İSMİNİ VERMESİ VE "FATiHA'YI OKUMAYANIN NAMAZI YOKTUR" İFADESİ

 

حدثني سليمان: حدثنا شعبة، عن الوليد. وحدثني عبَّاد بن يعقوب الأسدي: أخبرنا عبَّاد بن العوَّام، عن الشيباني، عن الوليد بن العيزار، عن أبي عمرو الشيباني، عن ابن مسعود رضي الله عنه:

 أنَّ رجلاً سأل النبي صلى الله عليه وسلم: أي الأعمال أفضل؟ قال: (الصلاة لوقتها، وبرُّ الوالدين، ثم الجهاد في سبيل الله).

 

[-7534-] İbn Mes'ud'un nakline göre adamın biri Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gelerek

 

"Amellerin en faziletlisi nangisidir?" diye sordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Vakti içinde kılınan namazdır ve ana, babaya itaattir, sonra Allah yolunda cihad etmektir" buyurdu.